Kavgayla Gelen Tecavüz

Kavgayla Gelen Tecavüz



İlk kere bu kadar şiddetli kavga etmişlerdi. Serhat kapıyı çarpıp çıktı. Müge ne yapacağını bilemez halde yatağa uzandı. Hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı.






4-5 saat geçmişti uyandığında. Yataktan kalktı, aynaya baktı, bütün makyajı yüzüne bulaşmıştı. Buzdolabından soğuk bir bira aldı. Cd çaları açtı. Yavaş ve mesut bir müzik dağıldı salona.



Salondaki kanepeye uzanarak birasını içmeye başladı. O sırada kapının sesini duydu. Serhat dönmüştü. Anahtarların yere çarpma sesini duydu.


Serhat salona girdi, ilk gördüğü şey kanepeye uzanmış birasını içen karısının ağlamaktan şişmiş gözleri oldu. Ağzında bir şeyler geveleyip tuvalete girdi. Ne fazla içmişti…



Müge 3. birasını açmıştı, Serhat tuvaletten çıktığında. Ayakta duracak hali yoktu Serhat’ın, kanepenin yanına ilişiverdi. Müge son yudumu da kafasına dikti ve kanepeden kalktı, tam mutfağa geçecekken Serhat kolundan tutarak sertçe kendine çekti. Müge dengesini kaybetmişti, kanepeye düştü. “Ne yapıyorsun sen” diye bağırdı. Tam o sırada serhat karşısında makyajı akmış suratın aslında ne kadar çekici gözüktüğünü ayrım etmişti. Yeşil gözler kızarmış, şişmişti. Rimeller yanaklarında kurumuştu. Ruju dudaklarının dışına taşmış, çenesine kadar bulaşmıştı. Müge “ ne bakıyorsun sen bana dik dik” dedi. Serhat tümce kuracak durumda değildi.



Elini mügenin bacağına koydu. Müge “sen… sen ne yaptığını sanıyorsun? Çek elini” diyerek Serhat’ı itti. “bak Müge haklısın bugün yaptıklarım hoş değildi. Ama hadi barışalım artık” dedi. “Sen ne kadar rahat adamsın ya, bugün olanlardan sonra bana bir daha dokunabileceğini mi sanıyorsun” “Bak Müge adam gibi söylüyorum, özür diliyorum daha ne yapıyım ya” “Sen bir özürle her şeyi unutacağımı mı sanıyorsun.”


Serhat Müge’nin elini tuttu, dudaklarının arasına götürdü, minik bir öpücük kondurdu. Müge elini sertçe çekti, kanepeden kalktı. Birayı mutfaktaki çöp kovasına attı, döşek odasına geçti. Sabahlığını çıkartarak, yatağa uzandı.



Müge’nin yüzü hala gözlerini önündeydi Serhat’ın. Aylardır sarılmak bile istemediği karısı ilk kere bu kadar çekici gözükmüştü. Yoo bu gece salonda değil, karısının yanında, koynunda, bacaklarını arasında yatacaktı…


Yatak odasının kapısını açtı. Müge yastığa sarılmış uyuyordu, geceliği kalçalarına kadar sıyrılmıştı. İşte şimdi her şey tamam diye düşündü Serhat. Yavaşça yatağa yaklaştı. Müge’nin minik ayakları pikenin altında kalmıştı. Pikeyi yere attı. Dizlerinin üstüne çöktü. Minik ayaklardan birisini ellerinin arasına aldı. Dudaklarına yaklaştırdı.



Ufak ve serin öpücükler kondurmaya başladı. Kırmızı ojeli parmaklarını tek tek öptü. Müge yattığı yerde kımıldadı ama uyanmamıştı, biralar etkisini göstermişti. Müge uyanırsa onun istediklerini yapmasına ruhsat vermezdi. Dolabı açtı, kravat askısından 2-3 kravat aldı. Müge’nin ellerini kravatla bağladı. Çok yavaş ve sessiz çalışıyordu. öbür bir kravatla birbirine bağladığı elleri yatağa bağlayarak sabitledi. Sıra ayaklara gelmişti. Ayaklarını da iki yana açarak kravatlarıyla yatağın ayaklarına bağladı. Şifonyerin üstündeki dikiş kutusunu açtı, makası çıkarttı. Müge’ye yaklaştı. Saten geceliğin ucundan başlayarak kesti.



En son göğüslerinin arasına geldiğinde Müge’nin iri açılmış gözleriyle karşılaştı. Müge bir an yutkundu ve yumruğunu Serhat’a sallamaya çalıştı ama kıpırdatamadı bile. Bağırmaya başladı. Ağzına gelen küfrü sayıyordu. Serhat artık sinirlenmeye başlamıştı. Elindeki makası Müge’nin boğazına dayadı, “tek sözcük daha edersen o güzel boğazını keserim senin, zaten bana bir faydan yok aylardır. Sonra öbür kadınlarla yatıyorum diye kızıyorsun. Merak etme bu gece seninle yaşadıklarımızdan sonra öbür kimseyi gözümün göreceğini sanmıyorum”


Müge şaşkındı, Serhat’a neler olmuştu böyle, “lütfen yapma Serhat konuşalım ne olur” “Ben biraz evvel konuşalım dediğimde olmaz diyordun, şimdi ne oldu, korktun mu?” “Tamam canım ne olur Serhat yalvarırım, pişman olacağın bir şey yapma” Serhat kendini kaptırmıştı, makası Müge’nin boğazına iyice bastırdı,



Müge artık konuşamıyor, yutkunmaya bile çalışsa makasın ucu derisine giriyordu. Serhat öbür eliyle, kesmiş olduğu geceliği Müge’nin üstünden aldı. Makası yere bıraktı. Ayağa kalktı ve karısını seyretmeye başladı. Müge yatakta oldukça çaresiz ve bir o kadar da sexi gözüküyordu. Korkusundan sesini çıkaramıyor ama kollarını çekerek kurtulmaya çalışıyordu. Serhat tek kaşını kaldırdı. “açamazsın güzelim, sıkı bağladım uğraşma” dedi. Müge sadece külodu kalmış şekilde yatağa bağlıydı. Serhat herhalde 5 dakikadır bu manzarayı izliyordu.



Elini Müge’nin bacaklarını arasına götürdü. “Hımmm burası biraz yaş değil mi küçük hanım” Müge ıslandığının farkında bile değildi. Çok utanmıştı.


Serhat elini o küçük külodun içine soktu, uzun zamandır elini Müge’ye sürmemişti. Parmaklarını içeriye doğru itti, Müge’den hafif bir inleme geldi. Serhat yerden makası aldı ve külodu keserek çıkarttı. Önce gömleğini ve pantolonunu çıkarttı. Sonra da iç çamaşırını… Müge gördüğü manzaradan etkilenmişti. Kocasını aylardır çıplak görmüyordu, bütün bu süre içinde sex anlamında yaşadığı tek şey iyice kafayı bulduktan sonra parmaklarıyla kendisini becermesiydi. Oysa şimdi bacakları iki yana aleni ve yatağa bağlıydı bunu yapan kocası da karşısında bütün ihtişamıyla dimdik duruyordu. Yine de bunca zamandır onu öbür kadınlarla aldattığı için affedemiyordu.



Aklına o kadınlarla yaptıkları geldi. Onlara da böyle davranıyor muydu, öpüşüyor, parmaklarını yarıklarından içeri sokuyor, onlara beğeni veriyor muydu? “ şerefsiz herif o kadınları da böyle mi beceriyordun?” Serhat fazla sinirlenmişti. “Evet canım böyle beceriyordum. Ama sen konuşmaya devam edersen seni becermekten fazlasını yapacağım” diyerek katı bir tokat attı. Müge hayatında ilk kere bir erkekten tokat yemenin hele de bir zamanlar çılgın gibi aşık olduğu kocasından bu tokadı yemenin şaşkınlığı içindeydi. Eskiden saçlarını okşayan bu eller şimdi suratında iz bırakıyordu. Gözlerinden yine yaşlar akmaya başladı. Serhat elini yine Müge’nin bacaklarını arasına soktu. Bu sefer bir öncekinden daha sertti. Parmaklarını Müge’nin içine sokmaya, memelerini yalamaya başladı.



Meme uçlarını evvel emiyor sonra hafifçe ısırıyordu. Bu ısırıkları yaparken parmaklarını da daha katı devinim ettiriyordu. O güzel memeleri iki eliyle tuttu ve sıkmaya başladı, oyuncak hamurla oynayan çocuklar gibiydi. Müge’nin yüzüne bakmıyordu bile. “Canım yanıyor lütfen yavaş” dedi Müge son bir umutla. Ve yine suratının ortasında bir tokat hissetti. Serhat Müge’nin üstüne oturdu. Bütün ağırlığını bırakmıştı genç kadının üstüne. Yine bir tokat daha ve bir adet daha… Müge hıçkırıklarla ağlıyordu. Tek yapabildiği gözlerini kapatmak, ağlamak ve bu işkencenin bir an evvel bitmesini dilemekti. Serhat bir anda dudaklarına yapıştı. çılgın gibi öpüyordu karısını, aka bir ihtirasla. “Seni özlemişim bebeğim, tadını özlemişim. Seni içmek istiyorum bu gece” diye fısıldadı kulağına.



Ve boynuna geldi biraz evvel makasın ucunun iyice zedelediği yerleri öpmeye, emmeye başladı. Yine memelere geldi. Önce löp öpücükler kondurdu, sanki biraz evvel hırpaladığı memelerden özür diler gibi. Göbek deliği en sevdiği yerdi. Eskiden de orada uzun vakit geçirmeyi severdi. Ve yine Müge’nin bacak arasına geldi. Dilini yavaşça klitorisin üzerine değdirdi. Mügeyle ilk beraber olduklarında klitorisini yalayarak boşalmasını sağlamıştı. Gülümsedi, kafasını kaldırıp Müge’ye baktı, hala ağlıyor ve bir şeyler mırıldanıyordu. Yine işine döndü. Diliyle klitorisi yalamaya başladı. Parmağının birini içeri soktu. Ani daha fazla dayanamayacağını ayrım etti. Yavaşça doğruldu. Uzun zamandır böyle dikleşmemiş olan aletini yavaşça Müge’nin içine sokmaya başladı. Müge bir anda altında çırpınmaya başladı. “yapma yalvarırım, yarın yüzüme bakamayacaksın, her şeyi mahvediyorsun” “kes sesini” diye bağırdı Serhat ve bir anda içine giriverdi. Çok hızlı ve katı bir şekilde devinim ediyordu. Müge daha fazla bağırmaya başladı.



Onun bu bağırışları ve küfürleri Serhat’ı daha da azdırıyor ve sertleştiriyordu. Serhat karısını katı bir şekilde becerirken bir yandan da kalçalarına tokat atmaya başladı. Serhat giderek sertleşmişti, altındakinin minyon yapılı narin karısı olduğunu unutmuştu. O kadar katı bir şekilde giriyordu ki her girişinde Müge’nin kafası yatağın başına çarpıyordu. Serhat “bebeğim, bebeğim…” diye inleyerek Müge’nin içine boşaldı. Kendisini Müge’nin üstüne bıraktı. O anda altındaki bedenin hala hıçkırıklarla sarsıldığını ayrım etti. Yavaşça kalktı. Banyoya gitti. Aynaya baktı. Gözlerini kapadığında Müge’nin yüzünü hatırladı. “Aman Allah’ım ben ne yaptım” diye düşündü. Yine aynaya baktı ve kendisinden iğrendi.


Müge kollarının sızısını daha fazla hissetmeye başlamıştı. Bir anda içerden bir şangırtı duydu. Serhat içerde bağırıyor eline geçeni bir yerlere fırlatıyordu. Müge artık daha da fazla korkuyordu.



Sanki biraz öncekinden daha çaresizdi. Kolları, bacakları sızlıyor, bacak arası acıyordu. Ama bunları düşünecek halde değildi. Tek düşünebildiği Serhat’ın Müge’ye bile bu kadar ziyan verdikten sonra kendisine neler yapabileceğiydi. Serhat içeri girdi, ağlıyordu. Müge’nin ellerini ve bacaklarını çözdü, yere yığıldı. Müge uyuşmuş olan ellerini ovaladı. Elleri kanamıştı. Çarşafa kanı sildi. Bileğine bastırdığında ayrım etti ki kan ona ait değildi. Yataktan kalktığında Serhat’ın menileri bacağının arasından sızmaya başladı. Yere baktığında, Serhat’ın yerde büzüşmüş vaziyette yattığını ve ağladığını ayrım etti. Yavaşça kalktı, banyoya gitti.



Yerler ayna kırıklarıyla doluydu, ayna kırıklarını topladı yeri süpürdü. Küveti doldurmaya başladı. Yine döşek odasına girdi, kocasının yanına çömeldi, koluna girerek kaldırdı ve banyoya götürdü. Serhat yürümekte zorlanıyor ve Müge’nin de yürümesini zorlaştırıyordu. Banyoya geldiler. Müge Serhat’ı küvete yerleştirdi. Ecza dolabından aldığı pamukla yaraları sildi ve sardı. Kocasını küçük bir çocuk gibi yıkadı, kuruladı ve yatağa yatırdı. Sonra da dolaptan aldığı geceliğini üstüne geçirdi ve yatağa uzandı.






Sabah uyandıklarında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…



Pencereden süzülen ziya gözünün içine girmişti. Parmaklarının sızısını hissetti. Ellerine baktığında sarılı olduklarını gördü. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Yataktan doğruldu. Müge’ye baktı. Güzel karısı yanında yatıyordu. Yüzünü temizlemişti. Bir meleğe benziyordu. Müge’nin bileklerine takıldı gözü, bilekleri morarmıştı. Eğildi ve Müge’nin elini öptü. Yataktan kalktı, dolabı açtı, askıları tek tek boşaltmaya başladı. Bavulun içine yerleştirdi. Başucundaki çekmeceyi açmak için döndüğünde yatağın içinde oturmuş kendisini seyreden Müge’yle göz göze geldi. “Ne oldu şimdi de gidiyor musun?” diye sordu genç kadın. “Sana ne diyebilirim, pişman olacağımı, yüzüne bakamayacağımı söylemiştin ama ben dinlemedim” “Serhat, buraya gel ve otur, konuşmamız lazım. Dün gece… dün gece her şey ani oldu ve ben seni affedebilir miyim bilemiyorum ama kesinlikle konuşmamız lazım” Serhat yatağın yanına oturdu.



Yüzünü ellerinin arasına aldı. Gözlerini kapadığı anda Müge’nin ağlamaktan akmış rimelli gözleri geliyordu aklına. omzuna değen elle ani irkildi. “Serhat ne oldu bize? Hani fazla mesut olacaktık? Oysa sen dün gece bana tecavüz ettin” “Ben dün gece çıldırmış gibiydim, sen fazla güzeldin, seni fazla özlemiştim, sarhoştum ve ve ne bileyim dedim ya gözüm dönmüştü” “demek güzeldim?” dedi Müge, Serhat başını kaldırarak eşine baktı. “Sen her vakit güzelsin, fazla çekici bir kadınsın” “Ama bu öbür kadınlarla olmanı engellemedi” “Onların senle ilgisi yoktu. öbür bir şey yani nasıl anlatsam, bir boşluk duygusuydu. Seninle fazla uzaklaşmıştık. Hayatım, beni istemiyordun bile” Müge yatakta doğruldu, bileklerini ovuşturdu, acıyla yüzünü buruşturdu, moraran yerler acıyordu. “ Ben seni istemiyor değildim ama haklısın uzaklaşmıştık.



Neyse geçmişi bırakalım bundan sonra ne yapıcağız?” “Sen beni affedebilecek misin?” diye sordu Serhat, Müge’nin gözlerinin içine bakarak. “Bilemiyorum, dün gece fazla farklıydı. Yani ikimiz de biraz farklıydık” “Biraz mı ben dün gece seni …” “Evet, evet biraz hırpaladın. Bileklerim hala acıyor. Ama bilemiyorum farklı öbür şeyler de vardı. Sen fazla Fazla nasıl desem, ihtiraslıydın. Beni hiç öyle istediğini hissetmemiştim.” “ben… sen fazla Fazla güzeldin. Dedim ya beni çıldırttın, söylemeye utanıyorum ama şimdiye kadar o kadar şiddetli boşaldığımı hatırlamıyorum” “Bunun beni mesut mu etmesi gerekiyor bilemiyorum ama sana kızamıyorum da. Dün gece sana en fazla kızdığım nokta bana ve kendine verdiğin zarardı. Dün gece bana onlarca tokat attın ve bunu hırsından yaptın. Sonra da banyoda kendine ziyan verdin.



Ya daha derin kesikler olsaydı, ana damarlardan biri kesilseydi?” “Sen onca olan şey içinde benim kesiklerimi mi düşünüyorsun? Boş ver bana bir şey olmaz.” “peki ne yapacağız?” “Bilemiyorum Müge kararı sana bırakıyorum git dersen giderim, buna hakkın var. İstersen benden kurtulabilirsin” “Ben seninle mesut olmak ve seni mesut etmek için evlendim ve galiba seni dün gece mesut edebildim” Serhat şaşırmıştı, Müge’ye baktı. O’nun gülümsediğini ayrım etti. Ellerini avucuna aldı, dudaklarına götürdü. Yavaşça öptü. Müge’yi kendine çekti. Dudaklarını yaklaştırdı ve öptü. Müge’de Serhat’a iyice sokuldu. Ve öpüşmeye başladılar. Serhat biraz daha çekingen davranıyordu.



Müge geriye çekildi ve kocasına baktı “korkma hayatım çin vazosu değilim, kırılmam ben hem kırılsaydım dün gece kırılırdım di mi?” “Yapma Müge zaten utanıyorum senden” “bakalım sarhoş olmadan neler yapabileceksin?” dedi Müge ve yatağa uzandı. Kollarını Serhat’ın boynuna doladı ve dudaklarına ihtirasla yapıştı. Kocasını sırtüstü yatırdıktan sonra üzerine çıktı ve geceliğini çıkarıverdi. Serhat karısının memelerine baktığında dün geceden morlukları ayrım etti. Ellerini götürmeye çalıştı ama çekindi. Zaten Müge de üstünde fazla kalmamış aşağıya inmişti. Serhat’ın şortunu çıkarttı. “hımm bu nerdeyse dünkü kadar büyümüş” dedi. Ve evvel başını sonra da gövdesini olmak üzere bütün aleti yalamaya başladı. Önce hepsini ağzının içine alıyor, emiyor, dilini çevresinde gezdiriyor sonra ağzından çıkarıp bu sefer de toplarını yalamaya başlıyordu. Serhat gözlerini kapadı karısı uzun zamandır bunu yapmamıştı ve fazla zevkliydi ama gözünü kapadığında Müge’nin suratında patlayan tokatları hatırlıyordu.



Garipliği ayrım etti. Hatırlamak bile zevkliydi. Bu sırada Müge inleyen kocasının boşalmak üzere olduğunu ayrım etti ve durdu. Yavaşça üstüne oturmaya başladı. Dün geceden biraz hırpalandığı için içi acıyordu ama yine de zevkliydi. Yavaş yavaş içine aldı. Serhat elleriyle kalçasını kavradı ve karısının hareketlerini yönetmeye başladı. Müge Serhat’ın üstünde ileri art gidiyor, sarsılıyordu. Kalçalarında sızı hissetmeye başladı. Serhat o kadar sıkıyordu ki kalçalarını Müge’nin canı acımaya başlamıştı. Kocasının gözlerinin içine baktı. Serhat farkında olmadan ellerinin altındaki eti yoğuruyor, sıkıyordu. Müge’yle göz göze geldi, bir an durdu ellerini karısının kalçalarından çekti. Yine başlamıştı, nasıl oluyor da kendisine yargıç olamıyordu.



Müge durdu, ellerini Serhat’ın elerine götürdü ve onları kalçasına art koydu. Serhat şaşkındı, Müge kızmamıştı. Aksine devam etmesini istiyordu. Eskisi kadar katı olmasa da yine o güzel kalçaları tutmaya ve devinim ettirmeye başladı. Müge üstünde zıplıyor, inliyordu. Bir anda yatakta dönerek onu altına aldı. Böylece ona daha rahat sahip olabilecekti. Müge küçük tefek bir kadındı ve kocasının altında kaybolmuştu. Serhat yine aletini Müge’nin içine soktu. Müge kocasına sarıldı iyice yaklaşmışlardı, öyle ki aralarından hava bile geçmiyordu. Serhat ellerini yine karısının kalçalarına attı. Böylece fazla daha derine girebilecekti.



Müge’nin nefesinin hızlandığını ayrım etti. Daha hızlı ve katı girmeye başladı. Müge çığlıklar içinde boşalmaya başladı. Serhat da karısına katıldı, ikisi de soluk soluğa boşaldılar.


… “Serhat soluk alamıyorum in üstümden” dedi Müge hala üzerine yığılı olan kocasına. Serhat yüzünü kaldırıp karısına baktı, öpmeye başladı “Bebeğim beni affet seni fazla seviyorum. Lütfen beni affettiğini söyle” “seni dün gece için affettim. Ama öncekileri atlatmak vakit alacak…



Gönderen: editor_tecavuz