İşyerinden Tanışıyorduk

Onunla bir halk kuruluşunda ve aynı odada çalışırken yakınlaştık.Kocası ile sorunlu ve hayatı seven, iyi içki içen, güzel olmayan ama fazla çekici bir kadındı.Küfürlü ve argo konuşmayı severdi, “delikanlı” tavırlıydı. Onu, tam bir “dişi” olarak görüyor ve fazla tahrik oluyordum. Ben de fazla ciddi ve etkileyiciydim, iyi konuşurdum, etkileyici bir ses tonum vardı.(hala daha öyle! ) Ve o da bana alaka duyduğunu pek gizlemezdi.Ama ben ona açılmaya utanıyor ve çekiniyordum. Çok fazla işimiz olmadığı için uzun sohbetlerimiz olurdu, ağırlığı sekse kayan..Bir gün dedi ki :”Beni sözler tahrik etmez, bizzat yaşamalıyım, hissetmeliyim..!” Bunu, o zamanlar bir kenara yazdım aklımda ve işareti aldım, cesaretim artmaya başlamıştı. Elime Penthouse ve Erkekçe dergilerinin eski sayıları geçti o günlerde. Uzun zamandır bakmamıştım, o çeşit dergiler beni pek etkilemez..Ama okurlardan gelen fantazilerin olduğu sayfaları o zamanlar ilk kere gördüm ve okumaya başladım.Bir çoğu uydurma ve fazla fena bir üslupla yazılmıştı. Ama bazıları da gerçekten etkileyiciydi, tahrik oluyordum..Sık sık tuvalete gidip boşalıyordum. Bir süre sonra, onun da dikkatini çekti dergiler. O da resimlere öylesine baktı ve tavsiyeme uyarak Okurlardan Gelen Fantazileri okumaya başladı. Uzun uzun okudu yazılanları, yüzünden bir şey anlaşılmıyordu.Bitirince attı önüme dergileri :”Vay be, millete bak neler yapıyor !” dedi.”Nasıl,”dedim, ” Beğendin mi, etkiledi mi seni ?” “E bizde taş değiliz herhalde! Bizde etten kemikten yapıldık, duygularımız var.. ” Bu sözü de aklımın bir köşesine yazıldı.Artık fazla vakit kalmamıştı Birkaç gün geçti aradan, dergideki bazı hikayeleri konuşuyor, hangisi daha iyi yazılmış ve etkileyici, hangisi uydurma ve kötü, tartışıyorduk. Benzer düşüncede oluyorduk bir çoğu hakkında.Bu bizi biraz daha yakınlaştırmaya başladı.Artık gün içinde onu uzun uzun seyrediyor ve sevişirken düş ediyordum. Sonra bir gün bilgisayarda çalışırken birdenbire gelip öptü beni.(Eğer okuyorsa burada anlayacaktır benim yazdığımı !) Doğum günüydü ve fazla küçük, kolay birşey almıştım (ne olduğunu unuttum !) Böylece düğmeye o basmış oldu, bana kalsa o kadar işarete rağmen, yapamayacaktım. Günlerimizi, ofis içinde ufak seks oyunları, okşamalar, öpüşmelerle geçirmeye başladık. Odamıza pek fazla gelen olmazdı.O yüzden ona sık sık arkasından sarılıyor ve göğüslerini sıkıyordum.Çok hoşlanıyordu ve o da benim ellerimin üzerine bastırıyordu.Bu beni daha fazla tahrik ediyordu ve fırsat buldukça kazağını/tişörtünü yukarı sıyırıp göğüslerini emiyordum. Göğüs uçları küçücük, çevresi kocamandı.Hafif sarkıktı ama emmek fazla zevkliydi. Önceleri genellikle kot pantolon giyerdi ama artık -kısa da sayılabilecek- etek giymeye başlamıştı.Odaya birdenbire girecek biri için önlem alıp, masalarımızın ve dosya dolaplarının konumunu değiştirdik. Ben çalışırken yanıma sokulurdu onu okşamam için. Önce bacaklarını okşardım yukarıya doğru.(Ön sevişme konusunda adi iyiyimdir!) sonra kalçalarını sıkardım hafiften.Onları avuçladıkça, zevkten inlerdi.Daha sonra, evvel külotunun üzerinden cinsel organına bastırırdım.Parmaklarımı külotun arasından içeriye sokunca da, artık ikimiz de kontrolden çıkardık. Sırılsıklam olmuş organı, iyice kayganlaştığı için, evvel tek, sonra iki parmağımı içeri sokup çıkarmaya başlardım. Kılsızdı, devamlı traş ederdi.. Halbuki ben biraz kıllı olmasını istiyordum.Böyle fazla kaygan oluyordu. Parmaklarım içine girip çıkmaya başladıktan, yaklaşık 3-4 dk. sonra orgazm olur, ani benden uzaklaşırdı. Koltuğuna oturur, ellerini yüzüne kapatır, bir süre öyle kalırdı. Boşalırken hiç sesi çıkmazdı.. (Bunları yazarken, o günler gözümün önüne geldi, organım sertleşti; bir yandan yazıyorum, bir yandan organımı okşuyorum..) Tabii ben de bu arada boşalır ve iç çamaşırımı, pantolona izi çıkacak kadar ıslatırdım. Dikkat ettiyseniz, hiç cinsel birleşmeyi yazmadım. Olmadı çünkü, o odada olamazdı ve biz bunun için fazla istekliydik.Bunu da bir gece, onun evinde gerçekleştirdik. Merak edenin e-mail adresine bu gecenin ayrıntılarını gönderebilirim..